10 Ağustos 2015 Pazartesi

ABD'deki İsrail Medyası

İsrail o ülkelerdeki lobileri sayesinde, dünyanın pek çok ülkesinde medya üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Bu etki sayesinde, dünya kamuoyu genellikle Ortadoğu'daki gelişmeleri İsrail taraflı öğrenmekte, dünya gündemini etkileyen pek çok gelişme hakkında da genellikle sınırlı bilgi edinmektedir. İsrail'in, medyası üzerinde en çok etkili olduğu ülkelerden birisi de Amerika'dır. ABD medyası üzerindeki bu etki, Mother Jones dergisinde şöyle anlatılmaktadır:
"İsrail'in imajını daha iyi duruma getirmek için uygulanan bir yöntem de Hasbara Projesi'dir. Bunun taraftarları arasında önde gelen ABD medya yöneticileri de vardır. Bunlar yabancı bir hükümete halkla ilişkiler konusunda yardım etmekten çekinmiyor.

Aslında Amerikalılar İsrail'in ne kadar başının belada olduğunu ve İsraillilerin kendi hükümetlerinin politikalarını kontraları, üçüncü dünya ülkelerini ve Güney Afrika'yı silahlandırmaları nedeniyle eleştirdiğini bilmiyor ve bazı meşhur Amerikan editörleri ve yayıncıları, sahte tarafsızlıklarını kaybedip İsrail'in halkla ilişkiler danışmanları oldukları için bunun böyle kalmasını istiyor.
Dünya Siyonist Organizasyonu, Hükümet Basın Ofisi, Kudüs'teki Dünya Yahudi Yazarlar Birliği tarafından Ocak 1985'te düzenlenen konferansta 'Commentary' editörü Norman Podhoretz'in belirttiğine göre: "Hem Yahudi hem de genel basında yazan Yahudiler İsrail'i savunmak zorundadır, İsrail'e karşı yazılara katılamazlar. İsrail'in çeşitli eleştirilere maruz kalması İsrail'in düşmanlarına yardım ediyor. Bu da İsrail'in demokratik bir ülke olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
Birçok ABD yazarı Podhoretz'in İsrail'le ilgili düşüncelerini paylaşıyor. Bu Ortodoksluğa meydan okuyanlar ise İsrail lobisinden -bunun içinde editörlerin bir koalisyonu, yayıncılar, İsrail taraftarı komiteler, zengin iş adamları var- merhametsiz bir saldırıya maruz kalıyorlar ve bunlar anti-İsrail taraftarlarını cezalandırıyorlar.
Amerikan Yahudi Kongresi eski Başkanı 'İsrail, Amerika'da sevilmekte ve savunulmaktadır' diyor. İsrail ve ABD arasındaki kör ve karşılıklı 'aşk', medyada İsrail'in çarpıtılmış bir imajına neden oldu. Bu yüzden ABD'nin gerçekçi dış politikacılar belirlemesi engellenmiştir.
Ayrıca ABD'de İsrail lobisinin eleştirmenlere saldırması, haber akışını kısıtlaması ve Yahudi topluluğundaki tartışmaları bastırmaya çalışması, işgal altındaki topraklarda İsrail gücünü sağlamlaştırmıştır.
Aslında Yahudi ve Hıristiyan yazarlar medya desteği sağlamaktadır. Washington Post editörü geçen Ekim'de kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle demektedir: "İsrail taraftarı olduğumu söylerler. Sanırım bu hayatın bir gerçeğidir."
İsrail hükümeti Beyrut'a saldırdığını savaşın ilk günlerinden beri yabancı basından sakladı. Savaşın mimarı Ariel Şaron savaşın amacı konusunda yalan söyledi, çok sıkı sansür uygulattı, yanlış ölü sayıları verdi ve cephelere girişi yasakladı. İbrani medyasını da aynı yöntemle kontrol etti.
İsrail hükümet görevlilerinden birinin söylediğine göre, basın alanında bulunan Amerikan Yahudileri kendi işverenlerinden daha fazla İsrail'e 'sadakat' gösteriyorlar.
Bir üst düzey İsrail hükümet görevlisi ABD'ye geldiğinde geçirdiği zamanın %40'ını basınla görüşmeye ayırıyor. New York'ta 1985-86 arası İsrail Konsolosluğu'nda basın yöneticiliği yapan Menachem Shalev, 'İyi arkadaşlar televizyonculuğun ve her önemli gazetenin içinde bulunabilir. Bunların isimleri bir ateşeden diğerine aktarılmaktadır. İsrail'in ABD'de etkin basın desteği alması çok önemlidir' açıklamasını yapıyor... Bunun için Shalev'e göre basın ilişkileri İsrail hükümeti için 'en öncelikli' şeydir.
İsrail'in ABD'deki on konsolosu bölgesel medyayı kontrol eder ve yazarlarla bağlantı kurar. Shalev 'İsrail'in Amerika'daki varlığı her yere yayılmıştır' diyor ve ekliyor. 'Gazetelere baskı uygulamak televizyonlardan daha kolay. Gazete idarecileri daha kolay elde edilebilir. Ve pek çok yayıncıyla da çok yakın ilişkilerimiz var.'
ABD'nin İsrail'le olan özel ilişkisi akıl karıştırıyor. 'Geçen sene İsrail 3 milyar dolardan fazla ABD yardımı aldı ve bu dünyanın herhangi bir yerinden daha fazla ve ABD'nin toplam yardım paketinin beşte birini oluşturuyor. Buna karşın 45 Afrika ülkesi 979 milyon dolar alıyor, bu da yardım paketinin on beşte biri." (Mother Jones, Şubat-Mart 1987)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder