9 Ağustos 2015 Pazar

Balkanların İkinci Mason Kasabı: Slobodan Miloseviç


Slobodan Miloseviç Bosna katliamının önde gelen sorumlularından.
Sırp lideri Slobodan Miloseviç 1986 yılında "Tito'dan sonraki en karizmatik Yugoslav lideri" propagandasıyla iktidara geldi. Sistemli bir propaganda ile aşırı Sırp milliyetçiliğini körükledi, Çetnik çetelerini yeniden kurdurdu. Yugoslavya'nın parçalanması ve diğer cumhuriyetlerin bağımsızlık ilan etmeleri ile birlikte Sırp yönetimindeki Federal Yugoslav Ordusu'nu ve Çetnik milislerini önce Hırvatlara sonra da Müslüman Boşnaklara saldırtmaya başladı. 20. yüzyılın en büyük katliamını işleyen ve "Balkanların Kasabı" olarak adlandırılan Miloseviç'e bu "büyük görev"in (!) verilmesi elbette boşuna değildi. Miloseviç, 33. dereceden bir üstad masondu. Miloseviç'in masonluğu değişik kaynaklarda yer almaktadır:
"Bosna'daki Müslüman milislerin lideri halka olayların 'Siyonist bir komplo' olduğunu ve Sırp lideri Slobodan Miloseviç'in mason olduğunu açıkladı" (Jewish Chronicle, 10 Nisan 1992)
"Bosna Hersek'te yayınlanan İslami Düşünce dergisi Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. İdris Resiç'in belirttiğine göre Miloseviç masondur." (Zaman, 1 Ocak 1992)
Sırp vahşetinin liderliğine Miloseviç'ten daha uygun bir isim bulunamazdı.
"Bir Avrupalı diplomat, Miloseviç hakkında şöyle diyor: 'O, bir fanatiktir. Ama aynı zamanda son derece kurnaz, zeki ve gerektiğinde çekici bir kişiliğe bürünebilen bir fanatik. Acımasızlıkla yeteneği gayet iyi bağdaştırır'." (Cumhuriyet, 3 Haziran 1992)
Miloseviç'in masonluk belgesi 30 Ağustos 1992 tarihli Zaman gazetesinde de yayınlandı.
Miloseviç, Ortodoks bir papazın oğlu, Komünist Parti kadrolarında yetişmiş bir "aparatçik" ve de ateşli bir radikal Sırp milliyetçisi idi. Henüz Komünist Parti kadrosundayken Kosova'da Sırplara yaptığı ateşli ve ajitatif konuşmasının ardından artan popülaritesi, 1986'da, masonik memorandum geleneğini tekrarlayan Sırp Sanat ve Bilim Akademisi'nden aldığı destekle birlikte onu iktidara taşıdı. 1989'da Sırbistan Devlet Başkanı oldu ve elindeki medya gücünü kullanarak Çetnik psikolojisini yeniden hayata döndürdü:
"Miloseviç'in güdümündeki 8. Kongre'nin ardından Parti kamuoyunda, basında ve entelijensiyada aşırı Sırp milliyetçiliği sistematikleşmeye başladı. Radikal milliyetçi geleneğin II. Dünya Savaşı öncesindeki mirasına da el atıldı. Çetnik hareketi, Sırp milletinin 'tarihsel düşmanları'na karşı direnen onurlu bir hareket olarak yeniden meşrulaştırıldı." (Yugoslavya-Milliyetçiliğin provokasyonu, Tanıl Bora, sf.107)
Eski Büyükelçi Şükrü Elekdağ ise, Miloseviç hakkında şu yorumu yapmaktadır:
"Bosna'daki Sırp saldırılarının ve soykırımın baş sorumlusu, şimdi barış havarisi rolündeki Sırbistan Başkanı Slobodan Miloseviç'tir. Bu eski komünist hempası, 1987'den bu yana Sırp aydınlarının ve Ortodoks Kilisesi'nin de yardımlarıyla, Sırpları, Bosna-Hersek ve Hırvatistan toprakları üzerinde tarihsel hakları olduğuna inandırma kampanyası sürdürmüş, fanatik Sırp milliyetçilerini Müslüman Bosnalılara ve Hırvatlara karşı derin bir kin ve nefretle doldurmuş, etnik arındırma planlarını hazırlatmış ve katliamı yürüten Sırp milis kuvvetlerinin Sırp ordusu tarafından silahlandırılmasını ve eğitilmesini sağlamıştır. Karadziç önde görünmekle birlikte, bugüne kadar ipler daima perde arkasındaki Miloseviç'in emrindeydi." (Milliyet, 9 Mayıs 1993)
Miloseviç'in daha ileri dönemde, nasıl bazı Batılı biraderlerinin eliyle sözde "barış havarisi" ilan edildiğini de ilerleyen bölümlerde inceleyeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder