10 Ağustos 2015 Pazartesi

Gizli Örgüt Gladio, Mason Localarının Telkinleriyle Kuruldu

"L'Espresso, NATO ve CIA ile ilişkili olan Gladio örgütünü bir tür devlet çetesi olarak tanımladı." (Milliyet, 13 Kasım 1990) 
"NATO kaynakları: 'Gladio' yararlı bir örgüttür." (Milliyet, 16 Kasım 1990)
"CIA eski Başkanı William Colby: 'Gladio var.' (Milliyet, 13 Kasım 1990)
5 Kasım 1990 Sabah gazetesinde "Terörün faili NATO mu?" başlıklı haberinde gazeteci yazar Mehmet Altan NATO'ya bağlı gizli terör örgütü Gladio'nun büyük çaplı pek çok terör ve darbecilik faaliyetlerinde parmağının olduğunu açıklamıştı.
Zaman, 24 Temmuz 1992
Diğer bir gazete haberinde ise şu bilgiler aktarılmaktaydı:
"NATO çerçevesinde, ABD'nin desteğiyle kurulan gizli Gladio örgütünün şimdiye kadar sanıldığı gibi sadece İtalya, Belçika ve Yunanistan'da değil, NATO üyesi bütün ülkelerde faaliyet gösterdiği belirtildi." (Milliyet, 12 Kasım 1990)
Mehmet Ali Birand'ın 16 Kasım 1992 tarihli 32. Gün ve Ahmet Altan ile Neşe Düzel'in 29 Kasım 1992 tarihli Bizim Koltuk programlarında da NATO-Gladio bağlantısı açıklanmıştı. 24 Temmuz 1992 tarihli yazısında  gazeteci-yazar Mehmet Yale de NATO-Gladio bağlantısına değinmekteydi.
Gladio, Latince "gladius" (kılıç) kelimesinden gelmektedir. Örgütün NATO nezdindeki gizli adı ise "The Allied Coordination Commitee" (İttifak Koordinasyon Komitesi)dir.
Gladio'nun üstünde NATO'nun yanı sıra mason localarının da olduğu ortaya çıkmıştır:
"Gladio Skandalı ile birçok ülkeyi kasıp kavuran, sağ ve sol eylemcilere mal edilen terör olaylarının arkasında, ideolojik grupların değil, görevi 'rejimi korumak ve kollamak' olan NATO çerçevesinde kurulmuş gladyatörlerin olduğu ortaya çıktı. Bunlar aynı zamanda CIA ile irtibatlı, büyük çoğunluğu P2 Mason Locası gibi mason localarına üyeydiler. İtalya'daki mason locası P2'nin lideri Licio Gelli idi. Gladio terör örgütünün içinde ast ve üst rütbeli askerler, bakan, başbakan ve devlet başkanları, yazarlar, gazeteciler, istihbaratçılar, Adli Tıp görevlileri, turizmciler, hukukçular, politikacılar da vardı.

Zaten 24 Kasım 1990 tarihli Der Sipegel dergisi de, 'Kuzu Postundaki Kurt' başlıklı haberinde, askeri darbelerde Gladio'nun da büyük bir rol üstlendiğini yazıyordu.
Bütün güvenirliğini yitirmekte olan NATO, artık barış ittifakı olmaktan çıkıp 'terör ve kan' makinesi haline dönüşmek üzere. İşte CIA ve mason locaları iç içe 'Gladio'!" (Mehmet Yale, Zaman, 24 Temmuz 1992)
11 Kasım 1991 tarihli Yüzyıl dergisi ise bu gizli bağlantıları şöyle açıklamaktaydı:
Leo A. Müller'in "Gladio" adlı kitabının kapağında da NATO-Gladio bağlantısı gözler önüne serilmiş.
"İtalyan polisi yerini tesbit edebildiği halde, hatta Aldo Moro'yu kaçıran Kızıl Tugaylar'a mensup üyeler ellerindeki tutukluyu geri verebilmek için özel çaba harcayıp, isteklerinden taviz verdikleri halde, başarısız kalıyorlardı. Yıllardır ortak yolda yürüdükleri arkadaşları ve hizmetine  koştuğu devlet Moro'yu ortada mı bırakmıştı? Perdenin arkasında herşeyi kontrolü altında tutan bir el mi vardı? Aldo Moro'nun yargılandığı Kızıl Tugaylar'a ait Halk Hapishanesi'nden çıkan belgeler, İtalya'da NATO'ya bağlı gizli bir örgütün varlığını ortaya çıkardı. Bulunan belgelere ek olarak Moro'nun el yazısıyla yazdığı mektuplar da İtalya'da NATO'ya bağlı gizli bir örgütün varlığını ortaya çıkardı. Gladio, Latince kısa kılıç, pala adında silahlı bir birlik, gizli bir askeri komando örgütü olarak faaliyet yürütüyordu. Görevi terör sahnesinde tayin edici rol oynamak.

Aldo Moro'nun yaşadığı son haftalarda, ölümle tehdit edilirken, yazdığı mektuplardan birinde şunlar yer alıyor: 'Dış İşleri Bakanı olduğumdan beri belirli durumlarda gerilla faaliyetlerine karşı mücadele etmekle görevlendirilen gizli askeri bir örgütün varlığına şahit oldum.' O sıralarda Moro, Hıristiyan Demokrat Parti Başkanı'ydı. Gizli İstihbarat Şefi Vito Miceli de bu tarife tıpatıp benzeyen bir örgütten bahsetmişti. İtalyan Başbakanı P2 Locasının önde gelen isimlerinden Guilo Andreotti bu gerçeklerin bir kısmını yarım ağızla bir meclis komisyonunda doğruladı. 'İtalya'yı dış tehlikelerden koruyacak bir istihbarat ağı' diye tanımladı bu esrarlı örgütün varlığını. Geçmiş başkanlar, savunma bakanları, Gladio üzerinde tam bilgi sahibi olmamışlardı.
Venedikli inceleme hakimi Felici Casson, İstihbarat Servisi SISMI'nin dosyalarında bazı ipuçları buldu. 'SISMI' her hükümet değişikliğinde, en yüksek seviyedeki gizlilik derecesinde, yeni Roma yönetimini bir örgütün varlığından haberdar ediyordu. Yüksek seviyedeki politikacı devlet yöneticileri, iç yüzünü bilmedikleri bir gizli örgütün varlığıyla ilgili bir mektup okuyup imzalayıp geri veriyorlardı. Mektuplardan tam olarak anlaşılamayan bu komando birliği 40 kişi civarındaydı.
Casso'nun elde ettiği bilgilere göre İtalya'nın NATO'ya girmesinden sonra İtalya ve Amerikan istihbarat teşkilatları arasında yapılan bir anlaşma gereğince bir 'özel birlik' kuruldu. Bu birliğin yardımıyla 'NATO'nun yumuşak karnı', Sovyetler'in saldırılarına karşı daha iyi korunabilirdi.
Moro olayı, bu sorunun cevabına ışık tutuyor. Polis Moro'yu kurtarabilecek her türlü imkana sahip olduğu halde, politik bir tercih olarak Moro'yu kurtarmıyor ve komünistlerle Moro'nun arasını açmak mı istiyordu?
Kontrgerilla Örgütlerinin Avrupa Ülkelerindeki Adları
İtalya'da "Gladio" olan bu örgütün adı,
Almanya'da "Gehlen Harekatı",
Fransa'da "Rüzgar Gülü",
İngiltere'de "Secret British Network Revealed",
Belçika'da "SDRA-8",
Hollanda'da "NATO Command",
Avusturya'da "Schwert",
Yunanistan'da "B-8, Sheepskin"dir.
Birçok yorumcu bu olaylarda 'neo-faşist'lerin elinin olabileceğini belirtti. Sayısız bombalamadan hiçbirinin faili bulunmadı ve hiçbir olay mahkeme önünde açıklığa kavuşmadı. İstihbarat örgütünün buralarda parmağı var mıydı? Bombaların fitilini ateşleyenler içinde 'Gladio' da var mıydı? Yukarıdaki sorulardan sonra Moro'nun mektuplarından anlaşılan noktalara dönelim: Moro daha önceleri kamuoyunda duyulmamış olan NATO'ya bağlı 'anti-gerilla eylemler'den söz ediyor. Moro, milli güvenlik yetkililerinin ve istihbarat teşkilatının bile bilmediği gizli askeri eğitim kampı, bürokrasi dışı direk iş birliği, milli egemenliğin zedelenmesi, resmi NATO kumandanlığı konularındaki bildiklerini de mektubuna ekliyor. Bu örgütün bir çeşit partizan savaşına hazır olarak yetiştirildiği gibi, Sovyet casuslarının muhtemel eylemlerine karşı gerilla eylemleri yapması da öngörülüyor. Andreotti'nin 'NATO'ya paralel olarak çalışan istihbarat örgütü' açıklamasıyla, yukarıdaki tanımlar birbiriyle çakışıyor.
Andreotti, bu örgütün 1970'de dağıtıldığını açıkladı. Ancak biraz sonra daha iyi hatırlayarak 'Hayır, 1972'de' dedi. Bu hayaletin 1980'de hala yaşadığı, usta gazeteciler tarafından Andreotti'nin ağzından alındı. Böylece o da örgütün şimdi bile yaşadığını açıkladı ve özellikle, yüksek sesle bağırdı: 'Bu işten savaş sonrası bütün Başbakanlar haberdar edilmiştir'."
Şimdi herkes bu skandaldan yakasını kurtarmaya çalışıyor. Bu atışmalar arasında neo-faşistlerin, aşırı sağcı terörist grupların NATO bağlantılı olarak silah ve cephanelerle donatıldığını öğreniyoruz.
Yunanistan'da İtalya'daki Gladio benzeri kontrgerilla örgütünden, 1984 yılında göreve başlarken haberdar edildiğini daha önce söylemesine rağmen, 84'e kadar var olduğunu Te Nea adlı muhalefet gazetesine eski Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu açıklıyordu. Milli hakimiyetle bağdaşmayan bu örgütün gizli kapaklı ilişkilere dayandığını ve her yeni katılan NATO üyesine imzalatılan anlaşma çerçevesinde kurulduğunu, böylece bu karanlık şebekeye her türlü eylem için açık çek verildiğini sözlerine ekledi." (Yüzyıl, 11 Kasım 1990)
"İlk aşama NATO ülkelerinde 'Gladio' yapılarının kurulmasıydı (Ellili ve altmışlı yıllarda) İkinci aşama 'Gladio' yapılarının saklanması ve biçimlenmesinin yanında; etkin politikacıların rüşvetle susturulması ve elde edilmesiydi. Panorama'nın haberine göre yetmişli yılların sonunda CIA bunun için sadece İtalya'ya 60 milyon dolar aktarmıştı. Tüm Avrupa'ya dağıtılan ise 200 milyon doların üstündeydi. Üçüncü aşama 'etkin ajanların' eğitilmesi ve yerleştirilmesi, ekonomide ve siyasette, ama özellikle medyada ve iş dünyasında düşünce liderlerini, yoldan çıkmış politikacı ve hükümetleri sıkıştırmak, bazen ABD dostu politikaya yönelmek ve bunu talep etmekti." (Gladio, Leo A. Müller, sf. 39) 
L'Espresso dergisi Gladio'yu kapak yapmıştı.

"Fransız Gladio temsilcisi, İtalyan enformasyonlarına göre, Ekim sonunda NATO gizli servislerinin Brüksel'deki oturumlarına katılmıştı. Mitterand'ın sıkı dostlarından biri olan François de Graussoure, Fransız 'Gladio' örgütünün kuruluşunda bulunmuştu." (Gladio, Leo A. Müller, sf.44)
"İngilizlerin yardımlarıyla oluşturulan 'Glaive' adındaki Belçika Gladiosu 1949 yılı başından beri SGR askeri gizli servisinin alt bölümü olan SDRAB'nin koruması altında kurulmuş bulunuyordu. Sivil 'Glaive' nüvesi sekiz aktif ve on emekli subaydan oluşuyordu. SGR Şefi Tümgeneral Raymond van Calster Kasım'da tüm Avrupa Gladiosu'nun iş başındaki yöneticisiydi. Raymond Brüksel'deki ACC kurmaylar konferansını da yönetmişti.

Belçika'daki 'Glavie' nin ortaya çıkışı, Belçika'da seksenli yıllarda sorumlusu belli olmayan terörist darbelere askerlerin katıldığını düşündürtmeye başlamıştı. 'Brabant katliamcısı' olarak ün salan terör örgütü 'Savaşan Komünist Hücreler' ilk başlardaki gibi Brüksel Gladio yönetici çevresinin 'Clandestine Coordination Commitee' (Gizli Koordinasyon Komitesi) nin benzeri 'CCC' kısaltmasıyla aynı olduğunu göstermişti." (Gladio, Leo A. Müller, sf.45)
"İsviçre'de NATO'ya bağlı bir yer altı ve provokasyon örgütü olarak çalışan ve varlığından İsviçre Federal Parlamentosu'nun dahi haberdar olmadığı gizli terör ordusu P-26 ve buna bağlı olarak çalışan gizli haber alma teşkilatı P-27 feshedildi. Bu arada İsviçre'deki Gladio'nun uzantısı olan örgütlerin bütün vatandaşları fişlediği, vatandaşlar hakkında İngiltere ve ABD'nin İsviçre Federal Parlamentosu'ndan daha çok bilgiye sahip olduğu ve kuruluş mensuplarının devamlı olarak İngiltere'de eğitildikleri de gün ışığına çıktı.

Avusturya'da Kontrgerilla'nın organizatörü eski İç İşleri Bakanı Franz Olah'dı. CIA'den para ve silah yardımı alıyordu." (L'Espresso, 1 Eylül 1991)
Üstelik Gladio'nun emir-komuta zinciri Mossad'a kadar uzanıyordu:
"Almanya'daki kontrgerilla hareketi Gehlen Organizasyonu, savaş sonrası dönemde istihbarat toplamak üzere kurulan bir örgüt. Örgütün başı Reinhard Gehlen, CIA yoluyla ABD'den destek alıyor. Bu örgüt için çalışan Alman yetkililerden biri Nasır'ın danışmanlığını yapıyor. Gereken bilgileri yetkililere aktarıyor. Organizasyonda İsrail'le bağlantıdan haberi olan çok az kişi vardı. Bağlantılar daha ileriki safhalarda Fransız İstihbarat Servisi'ndeki Mossad ajanına haber verilerek Paris'te yürütüldü. Fransa bir NATO üyesiydi ve bu Mossad ajanının da NATO ülkeleri arasında askeri istihbarat edinme yolları vardı." (The Israeli Secret Service, Richard Deacon, sf.142)

"İngiliz yazar Sefton Delmer şöyle diyor; İsrail öyle bir pozisyondadır ki, Mısır'la Federal Almanya arasındaki belgeleri ele geçirebilmektedir. Bundan hiç şüphem yok. Üstelik İsrail'in bu iki ülkede de elçiliği yok.
"İsrail, Gehlen Organizasyonu'yla sadece Mısır hakkında bilgi toplamıyor, aynı zamanda Batı Alman İstihbaratı'nın işleyişini ve CIA'yle sağlam bağlantılarını da inceliyordu." (The Israeli Secret Service, Richard Deacon, sf.145)
"Mossad hesabına çalışan BND şefi Reinhard Gehlen, ellilerde, Soğuk Savaş sırasında Amerikalıların en önemli adamıydı. 1953'te Berlin direnişi ve 1956'da Macaristan olayları gibi pek çok devrimin organize olmasına yardımcı oldu. Ayrıca Sovyetler Birliği'ne yüzlerce ajan soktu." (The Israeli Secret Service, Richard Deacon, sf.149)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder