9 Ağustos 2015 Pazar

Vance-Owen'dan 'Bosna'yı Yok Etme' Planı

Nokta, 14-20 Ocak 1993
Savaşın sonuna doğru, Cenevre'de düzenlenen konferansta Batı'nın Bosna konusundaki planı iyice belli oldu. Ortaya sürülen Cyrus Vance-Lord Owen imzalı planda, Bosna nüfusunun büyük bölümünü oluşturan Müslümanlara verilmesi hedeflenen ufacık toprak parçası, "Batının Müslümanları yok etme planı" olarak yorumlandı:
"BATI'NIN BOŞNAKLARI YOK ETME PLANI... Bosna Hersek'te 9 aydır Sırp zulmüne maruz kalan Müslümanlar, en ağır darbeyi Batı'dan yedi. Şimdiye kadar Sırp katliamına gözünü yuman Batı, en kritik aşamada, Bosna Hersek'in etnik yapıya göre 9 eyalete ayrılmasını ve ülkenin yarıdan fazlasının 'Sırplara hediye edilmesini' öngören bir planı dayatarak Müslümanları zor durumda bıraktı. İsviçre'nin Cenevre kentinde önceki gün başlayan ve barış için son şans olan Barış Konferansı, Bosna Hersek'te çoğunluğu oluşturan Müslümanların yalnızlığa itildiği bir platforma dönüştü." (Hürriyet, 4 Ocak 1993)
Bu haksız planın uygulanmasını destekleyenlerin başında Sırp-İsrail bağlantısının kilit ismi Henry Kissinger da vardı. Hatta Kissinger, Müslümanlara bu plana mutlaka uymaları gerektiği yönünde  öğütler de vermişti:
"Bosna konusunda CNN televizyonunun  sorularını cevaplayan ABD Dış İşleri eski Bakanı Henry Kissinger da Cenevre'de barış masasına konulan planın iyi bir plan olduğunu ve kabul edildiği takdirde, Bosna'ya İsviçre'deki kantonlar modelinin getirilebileceğini söyledi." (Milliyet, 7 Ocak 1993)
Bu plan Cenevre'den sonra da tüm barış görüşmelerinde gündemde tutuldu. Büyük baskılar sonucu, başka çare olmadığını gören İzzetbegoviç planın kabul etti. Bu plan kimin faydasına olduğuna dair  en iyi yorumlardan birini ise Bosnalı Doç. Dr. Fikret Karçiç şu şekilde yapmaktaydı:
"Vance-Owen planının temel varsayımı, eski Yugoslavya'daki krizin Sırp-Hırvat ilişkilerindeki problemden kaynaklandığı ve bu krizin bu iki etnik grup arasında toprağın ayrılmasıyla çözülebileceğiydi. Bosna Müslümanlarının da içinde olduğu üçüncü gruba etnik ya da dini azınlık statüsü verilecekti. Bu yaklaşıma göre, bağımsız Bosna-Hersek ancak bu şekliyle kabul edilebilirdi. Bu yaklaşımsa gelecekte Müslümanların çoğunlukta olduğu bir devletin oluşumunu önleyecektir. Planı ortaya koyanlar Müslümanların Bosna-Hersek nüfusu içindeki payının çok yüksek (%44) olduğunu dikkate almışlar ve bundan dolayı da Sırpların 'etnik temizlik' sürecini tamamlamalarına izin vermişlerdir...
Planın yapımcıları Hırvatların genel nüfus içindeki oranlarının (%17) çok düşük oluşuna da dikkat etmişler; bu durumu Merkez Bosna'da geniş toprakların kontrolünü onlara vererek telafi etmek istemişlerdir. Bunun yanı sıra planın yapımcıları Müslümanları kendi topraklarında Hırvatlara bağımlı hale getirmiş ve böylece de Adriyatik denizine ve Batılı ülkelere geçişin Hırvatların kontrolündeki bölgeler vasıtasıyla mümkün olabilmesini sağlamışlardır. Şu açıktır: Vance-Owen planı Bosnalı Müslümanları olmayacak saçma bir konuma getiriyor. Yani onları kendi topraklarında mülteci haline getiriyor ve kendi bölgelerinde Kızılderililer gibi yaşamaları sonucuna sebep oluyor. Planın yapımcıları Bosnalı Müslümanların bu planı ancak büyük bir baskı altında kabul edebileceklerini biliyorlar. Bu nedenle, Bosnalı Müslümanların kendilerini silahlandırmalarına izin vermiyorlar." (İzlenim, Mayıs 1993)
Karçiç, "Vance-Owen Planı'ından Daha Kötü Olan Şey Nedir?" adlı makalesinde de yine aynı gerçeği dile getirmekte, makalenin başlığını oluşturan soruya da şöyle cevap vermekteydi: "Vance-Owen Planı'nın uygulanması!" Karçiç'in yorumu şöyleydi:
"Askeri açıdan Vance-Owen planı her iki tarafı da silahsızlandırmak istemekle Bosna-Hersek Ordusu'nun savunan güçleriyle, saldırgan askeri güçleri (bu güçler Sırbistan ve Karadağ'ın düzenli ordularıyla Bosnalı Sırpların düzensiz birliklerinden oluşuyor) aynı kefeye koyuyor. Ve aynı zamanda, Vance-Owen Planı gelecekteki Bosna devletinin de bir orduya sahip olmasına izin vermiyor, oysa ki düşman komşusu güçlü bir orduya sahiptir." (İzlenim, Haziran 1993)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder