9 Ağustos 2015 Pazar

Atina Senaryoları ve 'Barış Elçisi' Miloseviç!

Savaşı sona erdirmek için yürütülen çalışmalarda, Miloseviç belli çevreler tarafından adeta barış elçisi gibi gösterilmeye çalışılmıştı.
1993 yılının Nisan ayı sonlarında bir Bilderberg toplantısı yapıldı. Toplantı için seçilen yer ise oldukça dikkat çekici bir şehirdi: Sırpların baş destekçisi Yunanistan'ın başkenti ve "Ortodoks Cephesi"nin önemli üslerinden Atina. Toplantıya katılanlar arasında önemli isimler vardı.
Henry Kissinger, NATO Genel Sekreteri Manfred Wörner, Clinton'un danışmanlarından Vernon Jordan, Lord Carrington, Lord Owen, ünlü finansörler David Rockefeller ve Giovanni Agnelli, Yunan Başbakanı Mitçotakis ve Yunan Dış İşleri Bakanı Michael Papkonstandinov. (The Spotlight, 10 Mayıs 1993) Toplantıda Yugoslavya konusu ayrıntılarıyla görüşüldü, ama görüşmeler ve kararlar gizli tutuldu. (The Spotlight, 10 Mayıs 1993) Toplantının ilgi çeken yönleri şöyleydi:
"Bilderberg Kulübün Atina'daki yıllık toplantısı ile ilgili olarak büyük bir esrar perdesi dikkati çekiyor. Katılanların listesinin bile açıklanmadığı toplantıda ne gibi kararlar alındığı konusunda da hiçbir bilgi sızdırılmadı. Toplantının gerçekleştirildiği otelin civarında görülmemiş güvenlik önlemleri alan Yunan polisi gazetecileri kapıya yaklaştırmadı." (Zaman, 26 Nisan 1993) 
Bilderberg'in kesinlikle dışarı sızdırmadığı Yugoslavya kararlarının ne olduğunu bilmek imkansızdı. Yalnızca dikkati çeken, toplantının ardından Mitçotakis'in yıldızının birden parlamasıydı. Bu olaydan kısa bir süre sonra, Atina'da ikinci bir toplantı, bir zirve oldu. Mitçotakis'in girişimleri sonunda Sırp ve Hırvat liderler, İzzetbegoviç ve arabulucular biraraya geldiler. Atina'daki toplantı bir açıdan çok önemliydi. Ünlü Vance-Owen planını bir tek Sırplar imzalamamıştı, Bosnalı Sırpların lideri Karadziç o güne dek direniyordu. Bu toplantıda Mitçotakis ile Miloseviç ve Cosiç gibi Sırp liderler, Karadziç'i barış planını imzalamaya zorladılar! "Kasap" Miloseviç, bir anda iyi adam rolünü üstlendi. Mitçotakis "barışı sağlayan adam" oluverdi. Atina'daki manevra, çok ilginç sonuçlar ortaya çıkardı. Daha önce Karabağ'da da gördüğümüz film tekrarlanıyordu. Buna göre, sözde Sırp liderleri, en başta Miloseviç, katliamı gerçekleştiren Sırp milislerine hakim olamıyor, bir türlü onları barışa ikna edemiyorlardı! Bu senaryoya göre bu iyi niyetli liderler, sözde fanatik Sırp çetelerine bir türlü söz geçiremiyorlardı.
Katliamı durdurmanın tek yolu, teklif edilen planı onaylamaktı. İzzetbegoviç, savaşı sona erdirebilmek için adil olmadığını bildiği halde, önerilen plana imza atmak zorunda bırakıldı.
Anlaşılan, Miloseviç gibi sadık ve başarılı bir biraderin, geleceği garanti altına alınmak isteniyor, katliamın gerçek sorumlusu olan bu "insan kasabı", oynanan senaryolar sayesinde dünya kamuoyu önünde temize çıkarılmak isteniyordu. Atina zirvesinde Bosnalı Sırpların lideri Karadziç'in onayladığı Vance-Owen Planı, daha sonra Pale kentindeki sözde Sırp "parlemento"sunun aldığı referandum kararı ve nasıl düzenlendiği belli olmayan referandumdaki sonuçla reddedildi. Bunun ardından Miloseviç, "barışa bir türlü ikna edemediği" Bosnalı Sırplara ambargo koyduğunu açıkladı. Bir Batılı diplomatın deyimiyle "Miloseviç'e neredeyse Nobel ödülü" verilecekti. İşin en garip yönü ise, başta belirttiğimiz gibi Vance-Owen Planı'nın aslında en çok Müslümanları zararlı çıkartıyor olmasıydı:
"Atina'da Sırpların büyük baskılarla kabul ettiği Vance Owen Planı'na bakarsak, bu plan Bosna'yı 10 parçaya bölüyor. Dolayısıyla da baştan beri Boşnakların lehine değildir. Ama Sırplar, oyunu öyle onayladılar ki; şimdi 4-5 ay önce yapılan tartışmaları kimse hatırlamıyor ve adeta tek kurtuluş yoluymuş gibi herkes bu plana sarılıyor. Bosna-Hersek Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç'in aylar önce reddettiği bu formülü, katliamı durdurmak için kabul etmekten başka şansı yok doğrusu. Bir Türk diplomatının deyimiyle 'Bu formül, aslında Sırpların durumunu konsolide ediyor (destekliyor) ve Türkiye gerek ABD'ye gerekse diğer Batılı ülkelere bunu aylar önce söylemiş durumda. Bu tabloya rağmen, neden Sırplar planı kabul etmiyorlar?" (Milliyet, 4 Mayıs 1993)
Sırplar neden planı kabul etmiyorlardı? Vance-Owen'ın, Batı'nın gerçekte kimin yardımcısı olduğunun belirginleşmemesi için böyle danışıklı anlaşmazlıklar gerekiyordu herhalde. Bosnalı Sırplar, bu planı reddetmelerinin ardından yeni bir barış planı hazırlanmasını istediler. Planın hazırlayıcısı için uygun gördükleri isimler ise ilginçti: Henry Kissinger ve Mihail Gorbaçov. Tescilli mason Kissinger için pek fazla bir şey söylemeye gerek yok. Gorbaçov'un loca ilişkilerini ise "Komünizm ve Sovyetler" bölümünde incelemiştik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder