9 Ağustos 2015 Pazar

Birleşmiş Milletler'in Bosna İhmalleri

Bosna Savaşı sırasında BM'in uygulamaları, haklı olarak, vicdan ve sağduyu sahibi pek çok insanın tepkisini topladı. Nitekim savaşın bitmesinden yıllar sonra da bizzat BM tarafından yayınlanan raporlar, BM'in bu savaşta bazı haksız ve adaletsiz uygulamaların içinde yer aldığını, barışı ve huzuru sağlama görevini gereği gibi yerine getiremediğini göstermekteydi. Bu bölümde, henüz savaş devam ederken bu konuda Türk ve dünya basınında yer alan bir kısım eleştirilere ve bazı tespitlere yer verdik. Ancak tüm bu hatalı ve yanlış uygulamaların yanı sıra, BM yetkililerinin büyük kısmının Bosna'da büyük hizmetler verdiğinin de göz ardı edilmemesi gerekir.
BM içinde yer alan bazı kimseler, uzun süre Bosna-Hersek'de yaşanan soykırımı görmemezlikten geldiler. Dikkat çekici bu umursamazlık, basında şöyle yer almaktaydı:
"New York kaynaklı haberler doğru ise, BM delegesinin, Bosna-Hersek için 'Bırakalım ne halleri varsa görsünler. Kendi işlerini kendileri halletsinler' demesi, başta İngiltere olmak üzere, Batılıların birtakım art niyetlerini akla getirmektedir. Ayrıca insan ister istemez, 'Acaba Bosna-Hersek'te Müslümanlar kırılıyorlar diye mi böyle davranıyorlar' diye düşünmek zorunda kalıyor." (Fahir Armaoğlu, Tercüman, 19 Mayıs 1992)
Bu tavır kuşkusuz, 'mazlumun yanında yer almayan, zalimin destekçisi sayılır' gerçeğinin bir neticesi olarak, Sırpların desteklenmesi anlamına geliyordu. BM, Sırpları başka konularda da desteklemişti. Sırp vahşetine zaman kazandırmak amacıyla toplama kamplarının varlığının gizlenmesi bunlardan biriydi:
"Birleşmiş Milletler kampları biliyordu: Saraybosna'da görev yapan Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün 3 Temmuz tarihli notu, BM'nin toplama kamplarından haberi olduğu halde hiçbir girişimde bulunmadığını kanıtladı. BM'nin kampların varlığını bildiği halde sessiz kaldığının ortaya çıkması şok etkisi yarattı. BM yetkilileri, kampların varlığı hakkında kesin kanıt olmadığı için bir şey yapmadıklarını ileri sürdü." (Sabah, 8 Ağustos 1992)
BM'nin tavrını, gazeteci-yazar Ali Sirmen ise şöyle yorumlamaktadır:
"BOŞNAKLARIN KARARI...Güvenlik Konseyi kararı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Bosna-Hersek'le ilgili olarak aldığı yeni karar, Sırp vahşet ve saldırılarını durdurmayı ve Boşnaklara can, ırz ve mal güvenliği sağlamayı öngörmüyor... Sırplarla Hırvatların işgal ettikleri topraklardan sökülüp atılması ve Boşnakların yer ve yurtlarına dönmelerinin gerçekleştirilmesi de söz konusu değil. Kararın özü: 'Müslüman Boşnakların kıyımına göz yumulacak, ama onlar öldürülene veya sığınmacı olana kadar beslenecek'." (Ali Sirmen, Milliyet, 15 Ağustos 1992)
BM'nin izlediği bu politikada en büyük rolü ise şüphesiz rütbeli mason ve Şalom gazetesinin ifadesiyle "Yahudi Dostu" Genel Sekreter Butros Gali oynadı. Gali, Bosna ile ilgili raporları güvenlik konseyinden gizleyerek Sırplara arka çıktı. Ayrıca Bosna'ya askeri müdahale yapılmasına en büyük itirazı da yine Gali yaptı:
"Yugoslavya'daki Barış Gücü tarafından Birleşmiş Milletlere gönderilen raporları Genel Sekreter Gali Güvenlik Konseyi'ne ulaştırmamış. Bu yüzden de katliam ve işkenceler devam etmiş. Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'ndeki temsilcisi 'Toplama kampları, işkence gibi şeyler bize hiç sunulmadı' açıklamasını yaptı. Raporlarda Müslümanların uğradıkları işkenceler anlatılıyor, idam edilenlerden bahsediliyor. Gali'nin tutumu teşkilatta büyük bir şaşkınlık ve karışıklık uyandırdı." (Türkiye, 8 Ağustos 1992)
Bu tavrını Bosna-Hersek'te yüzbinlerce Müslüman ölene dek ısrarla devam ettiren Butros Gali, Sırplara zaman kazandıran en büyük aktörlerden biri oldu. Zaman ilerledikçe BM içindeki malum çevrelerin amacının ne olduğu daha iyi anlaşıldı. . Bosna-Hersek'te son derece tehlikeli şartlar altında incelemeler yapan Deniz Baykal, BM'in ne işe yaradığını en iyi görenlerden biriydi:
"BARIŞ GÜCÜ'NDE SIRP ASKERLERİ VAR... Deniz Baykal, BM Barış Gücü'nde Sırp Kökenli Ukraynalı askerler olduğunu belirterek, şunları söyledi: 'Barış Gücü'ne Sırp kökenli askerlerin hangi mantıkla alındığını anlamadım. Bunu anlamak da mümkün değil. Bu askerler orada barış için değil, Sırp ordusunun elemanı gibi çalışıyorlar.' Barış Gücü oluştururken, bölgede etnik savaş olduğunun dikkate alınması gerektiğini belirten Baykal, 'Böylesine düşüncesiz bir uygulamaya gidilmesi maksatlı olabilir. Bunun bir an önce önlenmesi gerekir' dedi. Baykal, BM'nin böyle bir hataya düşmesinin kendisini hayretler içinde bıraktığını kaydetti...
CHP Lideri, Bosna'dan ayrılırken BM Komutanı'yla karşılaşmasını da şöyle anlattı: 'BM Barış Gücü Komutanı olan Mısırlı General'le uzun uzun konuştuk. Konuşma sırasında bir ara oldukça gerilimli dakikalar oldu. Çünkü Mısırlı General sürekli sanki iki eşit güç savaşıyormuş da BM Gücü bunu durdurmaya çalışıyormuş gibi bir üslup kullandı. Daha fazla dayanamadım ve O'na, 'Gerçekleri niye saklıyorsunuz? Burada insanlar ölüyor. Müslümanların katledildiğini söylemekten utanıyor musunuz? Yoksa korkuyor musunuz?' diye sordum. Komutan ne yapacağını şaşırdı. Sonra bana haklı olduğumu, ama BM emrinde olduğunu söyledi. Anladık ki BM gücü taraflı olarak davranıyor'." (Hürriyet, 7 Ocak 1993)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder